Holdingler yeni bir hikaye yazabilir mi?


Bugün ülkemizde klasik holding şirketi yapısı büyük bir değişimin eşiğinde. Ailelerin sahipliğini konsolide etmek, vergi optimizasyonu ve finansman kolaylıkları dolayısı ile kurulan yapı artık yatırımcıya değer yaratmıyor.

Holding’lerin çoğu Istanbul Borsası’nda işlem görüyor. Bazıları defter değerinin altında bazıları da hafif üstünde. Neden yatırımcı dostu değil holdingler?

Yıllarca “Holding” adı taşıyan veya “holding” yapısında yerlerde profesyonel yöneticilik yaptım, bir holdingin kuruculuğunu yaptım, bir çok holding patronuna danışmanlık yaptım/yapıyorum.

Bir holding, tanımı gereği, aynı yönetim tarafından sahip olunan ve yönetilen, çeşitlendirilmiş sektörlerde faaliyet gösteren büyük bir şirkettir. 

Holdingler, çeşitlilik ile riskin düşürüldüğü, markanın her anlamda (siyasi görünürlük, mali güç, çalışanlar için cazibe noktası vb) kaldıraç olarak kullanılarak büyümenin sağlandığı kurumlar olarak bilinir. İyi yönetilmediklerinde ise doğası gereği diğer şirketlerden daha savunmasızdırlar. 

Bir holdingin değeri sahip olduğu şirketlerin değerlerinin toplamından fazla olması gerekirken bugün bir çok holdingin değerli şirketleri yanısıra, değeri düşmekte olan şirketleri ve riskli yatırımları olduğu için holding değerlerinde ciddi iskonto vardır.

Ne yapılabilir?

Holdingler ailelerin varlıklarının konsolide edildiği varlık havuzları gibi değil, uzun vadeli yatırım fonları gibi yönetilmelidir. Warren Buffet’ın Berhshire Hataway şirketi buna güzel bir örnektir.

Holding yöneticileri Holding’in iştiraki olan şirketlerin amiri değil, yönettikleri iştirak portföyünden en iyi verimi almak için riskleri yöneten yatırım uzmanları olmak durumundadır. 

Bugün holdinglerimizin çoğunun CEO vb yöneticileri daha önce o Holding çatısı altındaki amiral gemisi konumundaki şirketin genel müdürlüğünden gelmiş oluyorlar. Halbuki holding yönetimleri hangi sektörlerde yatırım yapacaklarına, ne tür riskler alıp ne tür riskler almayacaklarına, bir iştirakte ek yatırım kararının nasıl alınacağına, bir iştirakten kısmen veya tamamen çıkılmasına olmuyorsa tasfiye edilmesine, temettü politikalarına, finansman modellerine karar verecek yetkinlik ve tecrübede olmalıdır.

Bu anlayışa geçmek, bir holding patronajının “hiç bir işimiz (babamızdan kalmış olsa bile) kalıcı değildir, hepsinden en iyi değeri yaratmaya çalışırız, değerini bulanı satabiliriz, yanlış yatırımlardan çıkabiliriz, işimiz yeni büyüme alanlarına yatırım yapmaktır” demesi hiç kolay değil. 

Ama yapıldığı takdirde yatırımcılarına çok daha fazla değer yaratacaklarına Borsa Istanbul’un en çok yatırımcı çeken şirketleri olacakların kesin gözüyle bakabiliriz. 

Siz neler düşünüyorsunuz?

Yorum bırakın