Serbest çalışmak, esnek çalışmak sihirli çözüm mü?


Altı yıl önce Assos taraflarında Kozlu’da küçük bir köy evi aldık ve uzaklaşma/dinlenme için artık buralıyım. Istanbul’dan gelenler çok arttı zaman içinde. Bunda Kozluhan oteli ve Kozluyalı plajının da etkisi büyük. 

Kozluyalı’da otururken masasında notebook’unu açmış çalışan genç profesyonelleri gördüğümde onlara “tatil yapmak istiyorsanız telefonu sessize alın, notebook’u da akşamları açın” diye takılırdım. İki senedir takılmıyorum. 

Pandemi ile birlikte gelişen uzaktan çalışma derken hibrit çalışma, part-time çalışma, aynı anda 3-4 yerde part-time çalışma gibi modellerle birlikte kim tatil yapıyor kim esasında çalışıyor anlamak mümkün değil. 

Bu tür esnek çalışmanın, proje bazlı çalışmanın, serbest çalışmanın, aynı anda 3-4 kuruma hizmet vermenin cazibesi yüksek. Bu modelde çalışmak isteyen profesyonellerin her geçen gün artması boşuna değil.

Şirketler de bu modeli benimsiyor veya yetenekli insanların bu yöndeki ısrarları karşısında mecbur kalıyor diye düşünüyorum. 

Bu konuya gönlünü, kafasını ve parasını yatırmış arkadaşımız Zeynep Bilgiç in kurduğu workflexnow platformunun danışmanlık şirketi Deloitte ile beraber yaptıkları araştırma da bu gözlemleri doğruluyor.  

Yine de bir konuda dikkatli olmakta fayda var. 

Kendi başınıza çalışmak ayrı bir yaşam tarzı. Ben hayatımın iki döneminde denedim. Zamanının, hayatının hükümdarı olmak harika bir duygu ancak onu da iyi yönetmek şart.

Bu modelde başarılı olmak için de çalışma disiplini gerekiyor. Her sabah kalkıp, iyi konsantre olduğunuz bir mekana geçmeyi gerektiriyor. Evinizde bu imkan yoksa bir zamanlar danışmanlığını yaptığım Workinton bu ihtiyaca cevap veriyor. Şehir merkezleri yanısıra tatil yörelerinde mekanlar açmaya başladılar geçen sene. 

En verimli saatlerinizi e-maillere değil müşterilerinize ayırmayı gerektiriyor. 

Her gün, her müşterinize, her projenize dokunmayı gerektiriyor. 

Ve son olarak da bu modelde çalışmaya geçerken yapmayı arzu ettiğiniz hobilere sizi mutlu edecek faaliyetlere vakit ayırmayı, ailenizle daha çok vakit geçirmeyi de ihmal etmemeyi, onlar için de her gün ajandanıza not alıp belirli saatleri ayırma disiplinini edinmeyi gerektiriyor.

Deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Soru: Hizmet sektöründe faaliyet gösteriyoruz. bütçe yaparken nelere dikkat etmek gerekir?


Hizmet sektörü de satış ve masraf bütçesi yapacaktır. Ancak; en önemli gider olan personel için ayrı ve detaylı bir çalışma yapmakta fayda vardır. Hizmet sektörü sermaye yoğun olmamakla birlikte bir tahsilat ve ödeme bütçesi yaparak nakit akımını bütçelemekde de günümüzde sayısız fayda vardır.

Hizmet satış bütçesi 2 türlü yapılabilir.

Müşteri sayınız az ve 2 elin parmakları kadar müşteriniz cironun %80-90’ını yapıyorsa; bu “iyi müşteriler” için müşteri bazında satış bütçesi yapmalısınız ve sene boyunce da onları yakın takibe alarak bu bütçelerin gidişatını takip etmelisiniz. Danışmanlık firmaları, reklam ajansları vb. profesyonel hizmet firmaları bu şekilde bütçe yapmalıdır. Profesyonel hizmet firmalarında “new business” çok öenm kazanır. Yeni müşteri kazanılması ve mevcut müşterilere verilen hizmetin kapsamının kalıcı bir şekilde büyütülmesi için hedefler koymak ve bu hedefleri tutturmak için ayrı bir pazarlama bütçesi oluşturmak gerekir.

Müşterilerinizin adedi yüksek ve ciro içindeki payı eşit ve dağınık ise (perakendeciler vb.) adet ve alışveriş başına ciro hedefleri koymalısınız. Haftanın her günü için farklı hedefler… Her reyon için özel hedefler de tespit edilebilir. Büyüme programı büyük bir ihtimalle yeni hizmet noktaları oluşturulmasından geçecektir. Bu büyüme mevcut mekanlarda reyon arttırımı yolu ile de olabilir tamamen farklı bir mekanda (örneğin internet) hizmet vererek de olabilir. Bu hedefi gerçekleştirmek için ayrıca yatırım, pazarlama ve işletme bütçeleri hazırlamanız gerekir.

Masraf bütçesi satış bütçenize paralel hazırlanmalıdır.

Eğer müşteri bazında satış bütçesi hazırladıysanız masraf bütçesi iki bölümden oluşmalıdır. Sabit masraflar ve müşteri bazında masraflar. Bu oranın 1:3’ün üstüne çıkması makul değildir. Bu sektörde “new business” kolay değildir ve sabit masraf bazı yüksek olduğu takdirde müşteri memnuniyeti düşer şirketin kırılganlığı artar.

Eğer perakende bütçesi hazırladıysanız; masraf bütçenizin ilk kısmı yine sabit masraflardan, ikinci kısmı ise hizmet noktası masraflarından oluşacaktır. Sabit masrafların toplam masraflara oranı sürekli düşen trendde olmalıdır. Hizmet noktası masrafları da kendi içinde sabit ve değişken olarak ayrılır. Önemli bir kısmı sabit niteliklidir. Hizmet noktalarında tekip edilmesi gerekn kriterler işlem başına maliyetler, m2 başına maliyetler, masraf/ciro oranlarıdır. %20’nin üzerinde bir masraf/ciro oranı kabul edilemez. O hizmet noktası için satış bütçesi değil tasfiye programı yapılmalıdır.

Soru: Pazarlama hizmetleri sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Özgün stratejilerimiz var. Sunum yaptığımız müşterilerimiz fikirlerimizi beğeniyor ancak üst yönetimin onayını almakta zorlanıyoruz.


Stratejik danışmanlık konusunda sonuç alabilmeniz için “olmazsa olmaz” koşul, “patron”un o sunum sırasında orada, sizi dinliyor olmasıdır. Patron dışındaki herkesin kendine ait başka bir “gündemi” olduğunu düşünürseniz, sizi ve fikirlerinizi orada “katledeceklerdir”. Bu duruma fazla da şaşırmamanız gerekir. Sizi dinlemeyi kabul ettiklerine göre işler “muhteşem” değildir. Siz de durumu toparlamak için yeni stratejiler önerirsiniz. Ciddi stratejik değişim programları mevcut düzene cepheden savaş açmayı gerektirir. Bunu da “patron”dan başkası samimiyetle dinlemez.

O odada mevcut strateji çerçevesinde şirketin en çok ciro yapan ürününün veya dağıtım zincirinin direktörü de bulunacaktır. Sizin öneriniz onun mevcut “kraliyet” ini sallayacaktır. En iyi satan ürünü değiştirmeye ya da öldürmeye “patron” dan başkası cesaret edemez.

Sizi herhalde “bizim aklımıza hiç bir şey gelmiyor, boş boş oturuyoruz” diye çağırmadılar. Mutlaka bir çok fikri uygulamaya koymuşlar ve bunlardan bazıları işe yaramış, bir kısmı da yaramamıştır. İşe yaramayan fikirlere değinmeden değişim önermeniz pek mümkün olmaz. Ancak o “kötü fikrin” sahibi ve uygulayıcıları da sizi dinleyenler arasında oturuyorsa hemen “müdafaaya” geçecek ve önerilerinizin ne kadar “geçersiz” olduğunu ispat etmeye çalışacaklardır. Büyük şirket yöneticilerinin en nefret ettikleri konu hatalarını kabul etmektir.

Yaptığınız öneriler 2 yıldır üzerinde çalışılan bir projenin çöpe atılmasını gerektiriyorsa o projeyi 2 yıl önce Yönetim Kurulu’na kabul ettirmek için tüm becerisini ve kredisini tüketen yöneticinin size söyleyeceği en nazik söz “ 2 yıl önce neredeydin?” olacaktır.

Bunlar yetmezse pazarlama müdürü veya şirketin reklam ajansı ayağa kalkacaklardır. Dışarıdan gelen birisinin kendi işlerine “burnunu sokmasını” takdirle karşılamayacaklardır. “Burada yetkili benim ve benim yetki sahama giren bir konuda dışarıdan gelen birisinin önerilerini kabul edersem amirlerim benim hakkımda ne düşünür?” yaklaşımı size hiç şaşırtıcı gelmemelidir.