Zor konuşmalar bazen işin de önüne geçer.


Bu hafta Ambalaj Makinecileri Derneği’nin Ramazan münasebetiyle verdiği iftar yemeğine başkanları, okul arkadaşım, sanayici Saner San’ın davetiyle katıldım. Daha önce davet ettiklerinde “Aile Şirketlerinin Kaçınılmaz Dönüşümü” hakkındaki önerilerimi paylaşmıştım. Bu defa da üzerinde çalıştığım yeni araştırma hakkında bir sunum yaptım.

İftar yemeğinden sonra orada bulunan iş adamları ile konuşma fırsatım oldu.

Sorunlar aynı.

Şirketler sıkışmış vaziyette.

Genel sorunlarla uğraşırken bir taraftan da kendilerini yenilemek istiyorlar ama buna enerjileri yok.

Bunun bir nedeni de yetenekli sanayi çalışanı, usta, formen bulamamaları, ellerindekileri tutamamaları.

Bazıları da EYT dolayısı ile ayrılmak isteyenlerin yarattığı iş gücü daralmasından şikayetçi.

“Günümüzün önemli bir kısmı ayrılmak isteyene ayrılmaması için dil dökmekle geçiyor” derler.

Sordum, “tek dertleri para mı yoksa başka dertleri de var mı ayrılma kararını verdiren” diye.

Cevap “başka ne dertleri olacak Hilmi Bey, artık her şey para, eskidendi sadakat, sevgi, saygı aile ortamı” dediler bir ağızdan.

Kendilerine bu tür görüşmelerde biraz daha empati yapmalarını önerdim. Daha az dil dökmelerini, daha çok dinlemelerini.

Neler yapılabilir?

– Ne kadar öfkeli ve çaresiz olduğunuzu hemen çaktırmayın. Koskoca adam elbette düşünmüştür etraflıca, ondan sonra vermiştir ayrılık kararını. Çalışanın endişelerini kabul ederek ve içinde bulunduğu durumla empati kurduğunuzu ifade ederek başlayın. Bu, yakınlık ve güven geliştirmek için bir başlangıç noktası olabilir.

– Şirketin ve hatta memleketin ihtiyaçlarını bir kenara bırakıp, çalışanın ihtiyaçlarına odaklanın. İhtiyaçlarını ve hedeflerini sorarak çalışanın hayatta, ve önemsiyorsa kariyerinde ne aradığını anlamaya çalışın. Buradan argümanınızı çalışanın özel durumuna ve ihtiyaçlarına göre uyarlamanıza yardımcı olacak ip uçları edinebilirsiniz.

– Pek farkında olmadığını anladıysanız, şirketin güçlü yönlerini vurgulayın. Şirketin büyüme fırsatları gibi güçlü yönlerinden ve avantajlarından bahsedin. Şirketin değerlerinin çalışanın hedefleriyle nasıl örtüştüğünü ve şirketin bu hedeflere ulaşmalarına nasıl yardımcı olabileceğini açıklayın.

– Şirket içinde başarıya ulaşmış çalışanlardan ve kariyerlerinde nasıl ilerlediklerinden örnekler paylaşın. Bu, şirketin çalışanlarına bağlı olduğunu ve kariyer gelişimi için harika bir yer olabileceğini hissettirin. Bazıları geçmişte ayrılanların nasıl pişman olduklarını anlatır. Ben dememeye gayret ettim hep ama birilerine dedirtebilirsiniz işe yarayabilir.

– Çalışanın şirketle ilgili iş-yaşam dengesi veya ilerleme fırsatları gibi endişelerini ele alın. Şirketin karşılaşabileceği zorluklar konusunda dürüst ve şeffaf olun, ancak şirketin bunları ele almak için attığı adımları da vurgulayın.

– Çalışanın belirli endişeleri varsa, bu endişeleri giderebilecek çözümler sunun. Örneğin, çalışan daha iddialı bir iş arıyorsa, onun için bir büyüme kaynağı olabilecek yeni sorumluluklar önerin.

– Konuşmayı olumlu bir tonda, çalışmalarını ne kadar takdir ettiğinizi ifade ederek ve şirkete kattıkları değeri vurgulayarak bitirin. Onlara yardımcı olmaya kararlı olduğunuzu ve gelecekte sahip olabilecekleri endişeleri tartışmaya açık olduğunuzu hatırlatın. “Taş yerinde ağırdır” kardeşim demeyi ihmal etmeyin. Belki fikri değişir, dönebileceği bir manevra alanı bırakın.

Etkili iletişim kurmanın anahtarının dinlemek ve empati kurarak, anlayarak yanıt vermek olduğunu unutmayın. Yetenekli bir çalışanın ihtiyaçlarına ve hedeflerine odaklanarak, çözümler ve alternatifler sunarak onu elde tutma ihtimalini artırabilirsiniz.
….

Elbette bunlar zor konuşmalar.

Zor konuşmalar hayatın parçası. Hatta kişisel ve profesyonel gelişim için gereklidir de.

Ancak birçok insan başkalarını hayal kırıklığına uğratma veya çatışmayla karşılaşma korkusu nedeniyle bunlardan kaçınır veya zorlanır.

Zor konuşmalarda ustalaşmak bu rahatsızlığı kucaklamayı ve zor konuşmaların yol açtığı duyguları kabul etmeyi gerektirir.

Etkili sözlü ve sözsüz iletişim stratejileri kullanmayı içerir.

Güven vermeyi, uyuma öncelik veren bütünleştirici bir zihniyet benimsemeyi gerektirir.

Açık ve özlü bir dil, ton ve göz teması ve kendinden emin duruş gibi sözsüz ipuçlarına odaklanmak gibi hazırlık yapmak, prova yapmak da önemlidir.

Zor durumlarda ve zor insanlarla uğraşırken gerçeklere odaklanmak, aktif dinlemeyi kullanmak ve sakin ve tarafsız bir tavır sergilemenin çok faydasını gördüm, tavsiye ederim.

Yorum bırakın