Öne çıkan

Memleketimin şirketlerinin karneleri kötüye gidiyor.


Istanbul Borsasında işlem gören 497 şirketten 480’i 2022 sonuçlarını açıkladı.

Ben de Eylül sonunda yaptığım ve sizlerle paylaştığım değerlendirmeyi yeniledim.  

Banka, sigorta, banka dışı finans, holding ve yatırım ortaklıkları hisselerini bir kenara ayırdığımızda  480 olan şirket sayısı sayı 347’ye düşüyor, sanayi, inşaat, ticaret vb kategorilere giren. 

Herkesin filtresi kendine göre, benim 7 filtre 3 kademede oluşuyor.

Bunlardan 33’ü (%9.5) 7 filtrede birden üstte kalıyor.

Enflasyonla baş edebilme (enflasyon oranını %100 olarak kabul ettim) kategorisinde 3 filtre var.

  1. Cirosunu 100% den fazla artıran (347>209) %60
  2. Faiz ve vergi öncesi karını 100% den fazla artıran (209>142) %41
  3. Net Karını 100% den fazla artıran (142>103) %30

Verimlik ve etkinlik kategorisinde de 3 filtrem var.

  1. Brüt kar marjını artırabilen (103>74) %21
  2. Faiz ve vergi öncesi kar marjını artırabilen (74>69) %20
  3. Net Kar marjını artırabilen (69>61) %17.5

Son olarak da Özkaynak yatırımcısını memnun edebilen

  1. Özkaynak getirisi oranını (ROE) artırabilen. (61>33) %9.5  

….

Bu filtreleri meşhur BIST30 endeksi içindeki şirketiler için tekrarladım. 

Banka ve holdingleri bir kenara ayırdığımızda 23 şirket kalıyor tarama yapmak için. 

Bunlardan sadece 2’si (%9) 7 filtrenin birden üzerinde kaldı. 

….

BIST 100 şirketleri için yapmadım ama Borsada işlem göre şirketler içinden cirosu en yüksek 100 şirket üzerinden aynı hesabı tekrarladım. Bu 100 şirket 2022 yılında 4 milyar Tl den fazla yapan şirketlerden oluştu. Bu şirketten 54 tanesi BIST 100 olarak belirlenmiş endekste yer alıyor. 

Bunlardan sadece 8’i 7 filtrede birden üstte kalıyor. Aynı kategorilerde değerlendirdiğimizde

Enflasyonla baş edebilme kategorisi:

  1. Cirosunu 100% den fazla artıran (100>70). %70 vs. %60 (ilk geniş örneklemde)
  2. Faiz ve vergi öncesi karını 100% den fazla artıran (70>47) %47 vs. %41 (ilk geniş örneklemde)
  3. Net Karını 100% den fazla artıran (47>34) %34 vs 30% (ilk geniş örneklemde)

Verimlik ve etkinlik kategorisi:

  1. Brüt kar marjını artırabilen (34>22) %22 vs %21 (ilk geniş örneklemde)
  2. Faiz ve vergi öncesi kar marjını artırabilen (22>19) 19% vs %20 (ilk geniş örneklemde)
  3. Net Kar marjını artırabilen (19>17) %17 vs  %17.5 (ilk geniş örneklemde)

Son olarak da Özkaynak yatırımcısını memnun edebilen

  1. Özkaynak getirisi oranını (ROE) artırabilen. (17>8) %8 vs %9.5 (ilk geniş örneklemde)

Buradan gözümüze çarpan ilk kategoride, enflasyon ile baş etmekte, ilk 100 şirket geniş örnekleme göre daha iyi performans gösterirken ikinci kategoride, etkinlik ve verimlilik kategorisinde fark kapanmış.

….

“Ne yaptın sen resmi enflasyon %65 diyenlere kulak vererek aynı hesabı tekrarladım.  

347 şirketin olduğu geniş örneklemde 7 filtrenin üstünde kalan şirket sayısı 33’den 42’ye çıktı.

100 şirketin olduğu  cirosu 4 milyar TL üstü şirketler örnekleminde 7 filtrenin üstünde kalan şirket sayısı ise 8’den 12’ye çıktı.

….

“Ne yaptın sen hissettiğimiz enflasyon daha yüksek, yeniden değerleme oranı bile %122 diyenlere kulak vererek aynı hesabı tekrarladım.  

347 şirketin olduğu geniş örneklemde 7 filtrenin üstünde kalan şirket sayısı 33’den 25’5 düştü.

100 şirketin olduğu  cirosu 4 milyar TL üstü şirketler örnekleminde 7 filtrenin üstünde kalan şirket sayısı ise 8’den 6’ya düştü.

Yani 100 irice şirketin sadece 6’sı 7 filtrenin de üzerinde kaldı. 

….

Cirosu 4 milyar TL’nin üzerindeki 100 şirketin nispeten olgunluk ve durgunluk dönemlerini yaşayan şirketler olduğu için bilhassa verimlilik ve etkinlik filtrelerinde elendiklerini varsayarak İkinci 100 şirkete baktım. 

İkinci 100 şirket, cirosu 850 milyon TL ile bir önceki örneklemin başlama noktası olan 4 milyar arasında kalan 100 şirketten oluştu. Epey geniş bir aralık.(Bu ikinci 100 şirketten 16 tanesi BIST 100 olarak belirlenmiş endekste yer alıyor.)

Burada %100 enflasyon varsayımı ile ise 14 şirket tespit ettim. İlk 100’de sadece 8 şirket bulabilmiştim.   

%65 enflasyon varsayımı ile ise 17 şirket tespit ettim. İlk 100’de sadece 12 şirket bulabilmiştim.   

%122 yeniden değerleme oranında enflasyon varsayımı ile 12 şirket tespit ettim. İlk 100’de sadece 6 şirket bulabilmiştim.   

İkinci 100’deki şirketlerin ilk 100’dekilere göre yüksek enflasyon ortamında daha iyi yönetildiklerini düşünebiliriz. 

Elbette baz etkisi olduğu söylenebilir ama ilk 100’dekiler boylarının poslarının ve de yaşlarının hakkını verememişler diye düşünüyorum.

….

Kullandığım 7 filtrenin üzerinde kalmayı başaran, iyi yönetilen ve şansını iyi kullanan %6 (ilk 100 şirketin içinde %122 yeniden değerleme oranında enflasyon varsayımı ile yapılan taramada bulunan) ile %17 (ikinci 100 şirketin içinde %65 resmi enflasyon varsayımı ile yapılan taramada bulunan) oranlar şirketlerimizin enflasyon ile baş etmekte zorlandıklarını, başarılı olanların ise verimlilik ve etkinliklerini artıramadıklarını gösteriyor. 

Sayıları az da olsa yapan yapmış. Yapamayanlar ne yapacak?

Bu filtrelerin üzerinde kalamayan şirketlerde kimler sorumluluk alacak, kimler kendi kontrolleri dışındaki güçleri mazeret gösterecek göreceğiz.

Yönetim kurulları nasıl değerlendirecek ve ne kararlar alacak merakla izleyeceğiz. 

Şirketinizin veya yatırım yaptığınız şirketin mali performansını değerlendirdiğinizde artık bu veriler ile kıyaslayabilir ve daha net bir fikir sahibi olabilirsiniz diye düşünüyorum. 

Anı kitabı, tarih kitabı gibi mi okunur? 


Anı kitaplarını okumayı sever misiniz? 
Ben severim. 
Cesurca yazılmış olanları çok eğlenceli ve öğretici olur. 
Not alarak okurum.

Bir solukta okudum QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras’ın “DENEYİMLER-insan paylaştıkça çoğalır”” adlı oto-biyografisini. 
Hem oto-biyografi hem de Finansbank’ın gayrı resmi tarihi niteliğinde bir kitap. 
Kitapta iki ayrı Ömer Aras var. 
Biri profesyonel yönetici, doğrusu ve eğrisi ile yaşadıklarını ve yaptıklarını anlatıyor. 
Diğeri ise akademisyen kimliği ile yönetim ve finans dersi veriyor. 
“İki ayrı kitap çıkarmış bu kitaptan” diye düşünmedim değil. 

Ömer Abimiz kariyeri, duruşu ve tavrı ile bizim dönemin “rol model” kabul ettiği bir profesyonel oldu hep. Kendini değil takımı, kurumu öne çıkardı. Egosunu hiç hissetmezdik. Hüsnü Özyeğin ile çalıştığı dönemde de ondan ayrıldıktan sonraki dönemde de. Eline kalemine sağlık Ömer Abi. 
….
Bu tür kitaplarda yazar geçmişte aklından geçenleri, fikir dünyasını ve hislerini paylaşsa da (bu kısımları roman gibi okurum, doğrulamak mümkün değil sonuçta) esas itibarıyla başkaları ile beraber yaşadığı olaylardan, edindiği tecrübelerden, aldığı derslerden bahseder. Bu durumlarda “keşke adı geçen kişilerin hatırladıkları ile karşılaştırmalı olarak okuyabilmek mümkün olsa diye” düşünmüşümdür. Merak ederim “acaba onlar da aynı tecrübeyi edindi mi, aynı dersleri aldı mı? Yoksa bambaşka hikayeler, dersler mi çıkar?

Ömer Aras buna da hazırlıklı. Kitapta adı geçen olayları ve anekdotları adı geçen kişilere okutmuş ve onaylarını almış. Varlığı ile neredeyse kitabın yarısını kaplayan Hüsnü Bey hariç. Kitabı okuduğunuzda bunun pek de mümkün olmadığını anlıyorsunuz.  
….
Okuduğunuzda bugün de bilhassa profesyonel yöneticilere faydalı olacak çok paylaşım var Ömer Aras’ın kitabında. 
Bazı diyaloglar da çok tanıdık geldi. 
Bir kriz döneminde Ömer Aras “bu tür riskleri alırsak, işimize zarar veririz” dediğinde Hüsnü Bey “bu tür riskleri almasak bugünlere gelemezdik” diye cevap verir. Bizim dönemin profesyonelleri, fırsatlardan faydalanarak büyüyen patronlarla buna benzer diyaloglar yaşamıştır. Kaçınılmaz dinamik. 

Başkalarının tecrübelerinden faydalanmak kolay değildir. 
Sorular aynı olsa da cevaplar zamanla değişiyor. Tecrübe ne kadar bugüne ışık tutuyor?

Bakalım sizler neler düşüneceksiniz okuduktan sonra. Yazarsanız sevinirim.

Serbest çalışmak, esnek çalışmak sihirli çözüm mü?


Altı yıl önce Assos taraflarında Kozlu’da küçük bir köy evi aldık ve uzaklaşma/dinlenme için artık buralıyım. Istanbul’dan gelenler çok arttı zaman içinde. Bunda Kozluhan oteli ve Kozluyalı plajının da etkisi büyük. 

Kozluyalı’da otururken masasında notebook’unu açmış çalışan genç profesyonelleri gördüğümde onlara “tatil yapmak istiyorsanız telefonu sessize alın, notebook’u da akşamları açın” diye takılırdım. İki senedir takılmıyorum. 

Pandemi ile birlikte gelişen uzaktan çalışma derken hibrit çalışma, part-time çalışma, aynı anda 3-4 yerde part-time çalışma gibi modellerle birlikte kim tatil yapıyor kim esasında çalışıyor anlamak mümkün değil. 

Bu tür esnek çalışmanın, proje bazlı çalışmanın, serbest çalışmanın, aynı anda 3-4 kuruma hizmet vermenin cazibesi yüksek. Bu modelde çalışmak isteyen profesyonellerin her geçen gün artması boşuna değil.

Şirketler de bu modeli benimsiyor veya yetenekli insanların bu yöndeki ısrarları karşısında mecbur kalıyor diye düşünüyorum. 

Bu konuya gönlünü, kafasını ve parasını yatırmış arkadaşımız Zeynep Bilgiç in kurduğu workflexnow platformunun danışmanlık şirketi Deloitte ile beraber yaptıkları araştırma da bu gözlemleri doğruluyor.  

Yine de bir konuda dikkatli olmakta fayda var. 

Kendi başınıza çalışmak ayrı bir yaşam tarzı. Ben hayatımın iki döneminde denedim. Zamanının, hayatının hükümdarı olmak harika bir duygu ancak onu da iyi yönetmek şart.

Bu modelde başarılı olmak için de çalışma disiplini gerekiyor. Her sabah kalkıp, iyi konsantre olduğunuz bir mekana geçmeyi gerektiriyor. Evinizde bu imkan yoksa bir zamanlar danışmanlığını yaptığım Workinton bu ihtiyaca cevap veriyor. Şehir merkezleri yanısıra tatil yörelerinde mekanlar açmaya başladılar geçen sene. 

En verimli saatlerinizi e-maillere değil müşterilerinize ayırmayı gerektiriyor. 

Her gün, her müşterinize, her projenize dokunmayı gerektiriyor. 

Ve son olarak da bu modelde çalışmaya geçerken yapmayı arzu ettiğiniz hobilere sizi mutlu edecek faaliyetlere vakit ayırmayı, ailenizle daha çok vakit geçirmeyi de ihmal etmemeyi, onlar için de her gün ajandanıza not alıp belirli saatleri ayırma disiplinini edinmeyi gerektiriyor.

Deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim.