Soru: Karadeniz kökenli bir aileyiz. Dedem 3 hanım almış ve toplam 6 çocuğu olmuş ancak erken yaşta hayata veda etmiş. Babam en büyük kardeş olarak tüm aileye kol kanat germiş. Kurduğu şirketlere aynı anadan olup olmamasına bakmadan tüm kardeşleri miras hakkı imişcesine ortak yapmış. Zamanla maalesef amca ve halalarımdan bazıları da vefat ettiler. Şimdi babamla birlikte, amca, hala,yenge, enişte, yeğen ve kuzenlerden oluşan bir ortaklık yapısı içersindeyiz. Ezelden beri işi kuran ve yöneten babam, şimdi de ben olmamıza rağmen, çoğu zaman bu gerçek unutuldu. Asalak akrabalarımız hiçbir iş ve beceri sahibi olmamalarına rağmen, kriz dolayısyla temettü musluğu kuruyunca cahilliklerinden şirketi bloke etmeye başladılar. Sorunu aşmak için, şirketin hisselerinini bir kısmını halka açtık. Yine de fayda etmedi. Bilhassa çok para kazandığımızda ya da, şimdi olduğu gibi krize girdiğimizde bu ortam daha da kızışıyor. İş ile mi uğraşalım, ailevi problemleri mi çözelim bilemiyorum. Ne yapmalıyız?


Ne kadar kaçınmaya çalışsak da, gerek özel hayatımız gerekse iş hayatımız zaman zaman çelişkiler ve çatışmalara sahne oluyor. Kendimizi içinde bulduğumuz bazı anlaşmazlıklar sadece ufak ve kolay çözülebilir anlaşmazlıklar olsa da, özellikle iş hayatında karşı karşıya kaldığımız anlaşmazlıklar bazen son derece komplike ve içinden çıkılması zor çatışmalar haline gelebiliyor. Bu durum özellikle aile ilişkilerinin işyerine direkt olarak yansıdığı aile şirketlerinde de ortaya çıkmakta.

Aile şirketlerinde karşı karşıya kalınan anlaşmazlıkların bazıları aile bağlarının sağladığı avantajlardan dolayı kolayca çözülebilse de, bazıları da yine aynı sebepten dolayı bir çıkmaza doğru sürüklenip çözümsüz kalabiliyor. Bu durumda hem aile ilişkileri zarar görüyor, hem de şirketin geleceği kaçınılmaz bir tehdit altına giriyor.Halka açılmak ve profesyonel yönetici getirmek doğru çözümlerdir ancak başka yapı taşları ile desteklenmeleri gerekir. Aile, hissedarlık ve yöneticilik ilişkilerinin birbirinden keskin çizgi ve kurallar ile ayrılamadığı aile şirketlerinin 3. nesli görmeleri mümkün değildir. Sizin anlattığınız kadarıyla, siz de sırat köprüsünde tek ayak üzerinde dengenizi sağlamaya çalışıyorsunuz.

Aile şirketlerinde çıkmaza girilmesinde en büyük rolü genelde alışılagelmiş olan yönetim ve iletişim tarzları oynuyor. Örneğin, iletişimin zayıf olduğu aile şirketlerinde lider konumunu benimsemiş olan kişinin diğer aile fertlerine danışmadan önemli kararlara imza atması, diğer fertlerin öneri ya da isteklerini gözardı etmesi, ya da kişisel çıkarlarını aile ve şirketin çıkarları önüne koyması çatışmalara neden olabiliyor. Sizin durumunuzda da bu etken satır aralarından okunuyor.

Bazı anlaşmazlıklar ise sadece herhangi bir konu ya da karar hakkında eşit söz hakkına olan aile fertleri arasında fikir ayrılığından kaynaklanabiliyor. Bu gibi durumlarda ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların her zaman kötü ve tehlikeli olduğunu düşünmemeliyiz. Doğru yollarla ele alındığı ve idare edildiği durumlarda çelişkiler ve çatışmalar, tarafların yeni perspektifler edinmelerini, kendilerini geliştirmelerini ve belki de birbirlerine eskisinden daha fazla yaklaşmalarını sağlayabilir. Ancak aile içi önyargılar, mesela “asalak”, “cahil”, vb. tanımlamalar bu iletişim kanalının da kapalı olduğunu gösteriyor.

Yorum bırakın