Yıllarca Türkiye’ye yatırım yapmış yabancıları eleştirdiğimiz önemli bir konu “kendi adamlarını korkunç maliyetlerle buraya getirdikleri, halbuki yurdumuzda da ne kabiliyetli yöneticiler olduğu” idi. Onların savunması 3 ana eksene otururdu. 1)Bilgi 2)İletişim 3)Güven
Şimdi yatırımcılarımız yurt dışına açıldıkça özellikle eski doğu bloku ülkeleri ve orta asya cumhuriyetlerinde aynı endişeleri taşıyorlar ve “kendi adamlarının” eksikliğini hissediyorlar. Oralarda bulduğumuz insanlar bilgili ama bilgileri “eski”. İletişim kurmakta “lisan” yetmiyor, mentaliteler farklı. Güvenmek kolay değil. “Adamlar” yokluktan çıkmışlar, para yetişmiyor.
İmalat sanayiinde çalışan bir firmanın Türkiye’de iken dikkat etmediği bir çok husus “oralarda” hassas nokta haline gelir. Örneğin; Türkiye’de avukat tuttuğunuzda “sizi satması” ihtimali ne kadar aklınızı meşgul eder? Halbuki “oralarda” çok yakından takip etmeniz gereken bir konudur. Ciddi risktir.
Maalesef endişelerinizin çoğu da geçerli. Olumlu olan gelişme ise her şey çok çabuk değişiyor. Bilhassa doğu avrupa ülkeleri Avrupa Birliği rüzgarı ile büyük bir değişim içindeler.
Çözüm nerede?
Tüm yöneticileri ve işçileri Türkiye’den götürmekte mi?
O zaman “oralarda” yatırım yapmanın ne avantajı kalır?
Sadece “kilit” noktalardaki kişilerin “bizden” olması yeterli mi?
Tüm bu sorunlar kendi içinde bir çok paradoks içeriyor. Konu geniş kapsamlı ve detaylara inmekte fayda var.
Genel Müdür: Normal yöneticilik özellikleri dışında özel liderlik özellikleri de aranmalıdır. Her şey farklı. Pazar, lisan, kültür… En çok zorlanacağınız pozisyondur. Çokuluslu şirket tecrübesi aranmalıdır. “Buralarda” da zor bulursunuz bu “süperman”i. Uluslararası bir tarama yapmanızda fayda var.
İmalat Müdürü: Burada kararı teknoloji ve işin karmaşıklığı verecektir. Hangi milletten olduğu değil hangi bilgi seviyesinde olduğu önemlidir. Yerel kaynak bulamamanızın en önemli sebebi yeni teknolojiyi tanımamaları olabilir. Teknolojiyi satanlar eğitimini de düzgünce verirlerse sorun hallolur.
Personel Müdürü: Bire bir konuşmaların çok etkin olduğu bir alandır. Eğer çalışanların çoğunluğu yerelden oluşuyorsa kaçınılmaz olarak yerli bir kişiyi düşünmelisiniz. Eğer Türkiye’de “sıkı” bir insan kaynakları departmanınız varsa, belirli konularda destek vererek bu konuyu da çözebilirsiniz.
Mali işler Müdürü: En hassas noktalardan biridir. Hangi milletten olursa olsun bağımsız bir denetim kuruluşunun kurduğu bir sistemi onların denetimi altında çalıştırmalıdır.
Satınalma Müdürü: Bu konuda da kurallar ve bunların denetimi esastır. “Bizden” birine en çok ihtiyaç duyacağınız noktadır. Ancak sistemik denetim yapmazsanız “bizden” biri kolayca “onlardan” biri oluverir.